AB’de otomasyon ve nitelikli iş gücü
İleEuronews
Yayın Tarihi
Teknoloji şüphesiz hayatımızı kolaylaştırıyor ve dünyanın hızla dönmesini sağlıyor. Otomasyon hayatımızı kolaylaştıran ürünleri çok daha ucuza üretmemizi sağlıyor. Ancak tüm bunların yanında yeni bir soru ortaya çıkıyor. Robotlar işimizi elimizden alacak mı? Geleceğin dünyasında toplumun üyeleri olarak rolümüz nedir? Peki ya ekonomimiz?
Avrupa’da çalışan her 10 kişiden 7’si işini yapabilmek için bilgisayar kullanmayı bilmek zorunda. Üç kişiden birinin teknolojik becerisi yokken, düşük vasıflı mesleklerde çalışan Avrupalıların yarısı teknolojiyi hiç kullanmıyor. Yakın gelecekte iş kollarının %9’unun otomasyon sistemlerine geçmesi bekleniyor. İlgili dört iş alanından biri dijital dünyaya adım atacak. Bu da üretimi artırmak, robotları kullanmak ve seri üretimde insanı kullanmamak anlamına geliyor. 10 şirketten 4’ü yeni iş kollarına vasıflı eleman bulamıyor.
Beceri açığının kapatılması Avrupa’daki 4 milyon işsiz genç ve yarı zamanlı çalışan için kritik önem taşıyor.
Tam zamanlı işlere kıyasla becerilerini geliştirme şansının daha az olmasının yanı sıra, dijital becerileri olmayanlar saat başına %8 daha az kazanıyor. Teknoloji nedeniyle işini kaybetme riskiyle karşı karşıya olan ülkeler, geçmişte gerekli yatırımları yapamayan ülkelerdir.
Her devrim kazananlar ve kaybedenler yaratır. Elbette dijital sektörde orta vasıflı işlerde kayıp olacak. Ancak bu işleri yapan kişiler aynı zamanda kendilerini geliştirme ve daha iyi niteliklere sahip işler bulma şansına da sahiptir. Avrupa Komisyonu’ndan Marianne Thyssen devrimin nasıl gerçekleşeceğini anlamaya çalışıyor.
euronews: “Bu değişimden en çok hangi sektörler etkilenecek ve yaşlı çalışanların durumu ne olacak?”
Marianne Thyssen: “Avrupa’da şu anda 232 milyon kişi istihdam ediliyor. Hiçbir zaman bu kadar yüksek bir rakama ulaşmadık. Geleceğin, bugünün ve yarının işleri yüzde 90 oranında dijital yetenek gerektirecek. Şu anda Avrupa’nın çalışan nüfusunun yüzde 40’ı bu becerilere sahip değil. Dolayısıyla daha gidecek çok yolumuz var. İnsanlara ellerinden geldiğince işgücü piyasasında kalmalarını tavsiye ediyoruz. Önce insanların ne tür bilgiye sahip olduğunu anlamalıyız, sonra neyin yeterli olduğuna bakmak gerekiyor. Bireysel olarak onların izleyeceği yolu ve ilerlemelerini ve yeni başarılarını belgelemeyi mümkün kılmak için neler yaptıklarını öğrenin. Ama bu insanların ortalama olarak benim yaşlarımda olduğunu düşünüyorum. “
euronews: “Robot teknolojisi ve yapay zeka kelimelerinin ekonomik eşitsizlik yaratacağı korkusu var. Bu konuda görüşleriniz nelerdir?”
Marianne Thyssen: “Öncelikle çalışma koşulları iyi olan insanların özellikle dijital medyada ne yaptığını anlamamız gerekiyor. Belirli platformlarda mı çalışıyorlar? Gerçek çalışan mı? Sosyal güvenlikleri var mı? Serbest meslek sahibi olarak mı tanımlanıyorlar? Bunlar net değil. Ayrıca herkesin bir sosyal güvenlik sistemi içinde olmasını da sağlamamız gerekiyor ki bir sisteme katkıda bulunsunlar ve koşullar sağlandığında belirli avantajlara hak kazansınlar.”
euronews: “Sizce hangi yapısal değişikliklere ihtiyaç var?”
Marianne Thyssen: “Şu anda yeni bir şey üzerinde çalışıyoruz. Buna sosyal hakların temel direği adını vereyim. Ulusal sosyal ve işgücü piyasası politikasının performansını gösterecek bir referans, bir çerçeve oluşturulacak ve bu, Avrupa Politikası haline gelecek.”
euronews: “Buradaki temel engel nedir ve bunu nasıl aşacaksınız?”
Marianne Thyssen: “Hem işverenim, hem de çalışanım. Kendi kendimin patronuyum. Nerede olduğumuzu, nereye ait olduğumuzu biliyoruz. Ama artık yeni iş kollarımız var ve bunları doğru tanımlamamız gerekiyor. Bu tanımları sosyal güvenlik alanında da netleştirmemiz gerekiyor. Aynısı ekonomik alanda da geçerli. Bu, üye ülkelerdeki yapıların yeniden düzenlenmesini ve Avrupa’nın bu konuda yardımını gündeme getirecek.”
Teknolojinin sınırsız olanaklar yarattığını biliyoruz ve yaşamımızı ve işimizi şekillendirecek seçeneklere biz karar veriyoruz. Almanya’da geleceği yeniden şekillendirecek ‘Work 4.0’ isimli bir program konuşuluyor. Bu program, teknolojinin kimseyi beklemediği anlayışıyla çalışma saatlerinden iyi işlere ve toplu pazarlığa kadar her şeyi ele alıyor. Damon Embling, Audi ve çalışanlarının geleceğe nasıl hazırlandıklarını görmek için test sürüşüne çıktı.
Euronews muhabiri Damon Embling: “Eski binalara aldanmayın, Almanya yüksek teknolojide yeni bir ilke imza atıyor. Alman Hükümeti otomasyon ve dijitalleşme yani 4. sanayi devriminde büyük rol oynuyor. Yarının dünyasında iş kollarına odaklanırken artık 9’dan 5’e vardiya daha verimli ve esnek çalışma saatleriyle yapılıyor.”
Audi’nin Münih’in kuzeyinde bulunan Ingolstadt fabrikasında otomasyon her alanda kullanılıyor. Fabrikada bin farklı robotun iş birliğiyle her yıl yaklaşık 600.000 yeni araç üretiliyor.
Teknoloji gelişmeye devam ediyor, dijitalleşme, sanal gerçeklik ve metal parçaların 3D yazıcılarla üretilmesiyle… Ancak şirket yetkilileri, otomasyonla üretimin 44 bin çalışanın işini kaybetmesine neden olmayacağının altını çiziyor.
Audi İK Müdürü Dr Jochen Haberland: “İş dünyasının rutininde büyük değişiklikler olacak ama günün sonunda çalışanlarımıza olan ihtiyacımız hiçbir zaman azalmayacak.”
Start-up şirketi Arculus, çeşitli ‘modüler montaj’ dallarında yeni teknolojilerini sergiledi. Belki salyangoz hızında ilerliyorlar ama bu otonom platformların tamamı start-up bir şirket tarafından geliştirildi ve gelişmeler fabrika verimliliğini daha da artıracak. Bileşenleri tek tek iş istasyonlarına taşıyan teknoloji, geleneksel üretim hattı dediğimiz şeyden uzaklaşıyor. Tüm bu değişimin ortasında, Almanya’nın ‘İş 4.0’ stratejisi sektör genelinde yeni bir “toplumsal mutabakat” sağlıyor.
