Kaynak, Getty Resimleri
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), her yıl 28 Mayıs’a dikkat çektiği Regl Hijyeni Günü’nde bu yıl “2030 yılına kadar regl olmayı hayatın normal bir gerçeği haline getirmek” mesajını paylaşıyor.
UNFPA verilerine göre dünyada her gün 800 milyondan fazla kadın adet görüyor ve ortalama bir kadın hayatının 7 yılını adet kanaması ile geçiriyor ve hijyen ürünlerine ihtiyaç duyuyor.
Menstrüel hijyen ürünlerine erişim temel bir insan hakkı olsa da dünya çapında yaklaşık 500 milyon kadın ve kız çocuğu regl dönemlerinde ihtiyaç duydukları ürünlere erişemiyor ve özellikle savunmasız gruplar tüm yaşamları boyunca regl dönemi yoksulluğuyla mücadele ediyor.
Türkiye geneli için bu yöndeki veri araştırmaları halen çok sınırlı ancak çalışmalardan bazı çıkarımlar yapabiliyoruz.
Konuşmamız Lazım Derneği’nin 2022 yılında Türkiye’nin 81 ilinde 18 yaş üstü 4108 kişiyle gerçekleştirdiği regl yoksulluğu araştırmasına göre, yaklaşık 5 kişiden 1’i regl hijyeninde kritik öneme sahip iki ürüne her zaman ulaşamıyor. sabun ve temiz su gibi.
Kendini güvende hissettiği bir banyoya her zaman ulaşabilen katılımcıların oranı %32,6 iken, temiz tuvalet kağıdına her zaman ulaşabilen katılımcıların oranı %41,9’dur.
Araştırmaya katılanların sadece %26,4’ü adet ürünlerini satın alırken hiç zorlanmadığını, %42,5’i nadiren, %22,6’sı sık sık ve %8,5’i her zaman sorun yaşadığını söyledi.
UNFPA araştırmasında kız çocuklarının çoğunun regl olduklarını önceden bilmedikleri, bazen korku ya da utanç içinde bunu uzun süre saklayabildikleri, kadınların ve kızların %94’ünün annelerinden ya da başka birinden bilgi aldıkları tespit edildi. regl olduklarında evde abla veya teyze gibi küçük aile üyeleri.
Araştırmaya katılan kadın ve kızların yarısından fazlası adet görme hakkında daha fazla bilgi istediklerini söylüyor.
Peki Türkiye’de regl hijyeni ve regl yoksulluğu sorunu nedir, bununla mücadele için neler yapılıyor?
Dönem yoksulluğu nedir?
Adet dönemi yoksulluğu, adet döneminde ihtiyaç duyulan hijyenik ped ve benzeri ürün ve hizmetlere maddi veya fiziksel olarak erişimde ve adet dönemini yönetmekte yaşanan güçlükler olarak tanımlanmaktadır.
Uzmanlar, bu zorlukların adet gören insanların temel çalışma ve okula gitme haklarını sınırladığını, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri derinleştirdiğini ve bazı ülkelerde hala adet görmeyi kötü bir şey olarak damgalayan dışlanma ve utanç kalıpları yarattığını söylüyor.
türk bbcUNFPA Ulusal Üreme Sağlığı Program Koordinatörü Gökhan Yıldırımkaya, ile konuştu.
Yıldırımkaya, “Sadece kadınların değil tüm insanların adet görmeden önce bedeni tanıyamaması, adet görme ve sağlıklı vücut yönetimi ile ilgili temel fizyolojik bilgi kaynaklarına ulaşamamaları da adet yoksulluğunun hazırlayıcı sebepleri arasında yer alıyor” diyor.
“Hala kadınların üçte birinden fazlasının regl ürünleri alırken tereddüt ettiğini görüyoruz. Dar alan çalışmalarımızda kadınların üçte ikisinin regl öncesi ve sonrası yeterli bilgi alamadığını görüyoruz. Adet kanamasını marjinalleştiren saklayacak bir şeyler var.” ve hastalık.” Doğru olanın bu olduğu pozisyonlardan kurtulmamız gerekiyor. Bu nedenle her okulda adet dönemi öncesi UNESCO standartlarına göre yapılandırılmış, yaşa uygun cinsel sağlık eğitimi verilmelidir. “
Yıldırımkaya, Türkiye’de genel olarak gelire göre farklı nüfus gruplarında, kırsal kesimde, mevsimlik işçilerde, mülteci gruplarında ve yurtlarda kalan öğrencilerde dönemsel yoksulluğun egemen olduğunu söylüyor:
“2030 hedefine ulaşabilmek için ekonomik ve fiziksel zorluk yaşayan insanlara yönelik ürün ve hizmetlere yönelik program ve politikalar geliştirmemiz gerekiyor. Örneğin parklarda, iş yerlerinde, kamusal alanlarda regl ürünlerinin bulaşabileceği mahremiyet sağlayan konforlu mekanlar geliştirilmelidir. “bulunabilir ve atık kolayca bertaraf edilebilir. Acil bir durumda, insanlar halka açık yerlerde adet görmelidir. ürünlerine erişebilmelidirler.”
Türkiye’de dönem yoksulluğuyla mücadelenin önündeki engeller nelerdir?
türk bbcKonuşmalıyız Derneği kurucu ortağı İlayda Eskitaşçıoğlu’na konuşan regl tabusu ile regl yoksulluğunun, kamu politikalarındaki genel bir görünmezlik ve dile getirilmeyen durum nedeniyle el ele gittiğini ve devam ettiğini söylüyor.
“Adet tabusu ve yoksulluk karmaşık, kesişen ve siyasi meseleler. Bu sadece bir yoksulluk meselesi ya da toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi değil, her ikisinin kesiştiği meseleler. Bugüne kadar kadın milletvekilleri regl meselelerini gündeme getirmek için mücadele ettiler. TBMM’de adet dönemi bakımı, regl tabusu ve yoksullukla ilgili açıklamalarda bulunan Eskitaşçıoğlu, “Önümüzdeki süreç sağlık açısından endişe verici.
“Kendi mücadelemizden şunu söyleyebiliriz: Meclis’teki en büyük hayal kırıklığı, regl dönemindeki insanların çok düşük temsilidir.
“Eşitlikçi, kapsayıcı, hassas cinsel ve üreme hakları ve üreme hakları politikalarının üretilebileceği bir kamu politikası ortamı istiyoruz. Hala umutluyuz ama temsilin bu kadar düşük olduğu ve döngüsel organizmalarla ilgili sorunların olduğu bir Meclis istemiyoruz. tartışılmaz”.
Öte yandan adet deneyimlerinde tüm çocukların karma eğitim alması gerektiğine dikkat çeken Eskitaşçıoğlu, ilk saha çalışmalarından birinde yaşadığı deneyimi şöyle anlatıyor:
“Bir adamın yanıma gelip gömleğimi çekiştirdiğini ve geri döndüğümde bana söylediğin için teşekkür ettiğini asla unutmayacağım, bunu kızların bezlerinin altında yaptığını sanıyordum. Bu çok iyi bir varsayım çünkü aynı gizemli şey televizyonda gördüğümüz mavi sıvı bebek bezine, hijyenik pedlere dökülüyor.
“Şanslıysak ve okul bu konuda eğitim almışsa bir öğretmen sınıfa girip kızlar kalsın erkekler gitsin dediğinde aslında çocuğun zihninde bir kod oluşur. Bu ayıptır ve saklanmalıdır, görmemeliyim, duymamalıyım, bilmemeliyim, düşünülmesi gereken doğru şey bu.”
Türkiye’de yapılan araştırmalar
Uzmanlar, Türkiye’de regl yoksulluğu alanındaki çalışmaların arttığına dikkat çekiyor.
Eskitaşçıoğlu, feminist sağlık odaklı çalışan birçok sivil toplum kuruluşu, uzman ve siyasetçinin büyük çabalarıyla dönem yoksulluğunun kamu politikası alanlarına taşındığını söylüyor.
Örneğin geçen yıl Cumhurbaşkanı’nın aldığı kararla adet ürünlerinde KDV 10 puan indirilerek %18’den %8’e indirildi.
Bunun çok önemli bir kazanım olduğunu söyleyen Eskitaşçıoğlu, indirimin henüz insanların ceplerine yansımadığını, adil vergilendirme ve ürün satın alınabilirliği için mücadeleye devam edilmesi gerektiğini söylüyor.
Eskitaşçıoğlu, “Bugüne kadar 4 milletvekili regl tabusu ve yoksullukla ilgili yasa tasarılarını Meclis’e sundu” diyor ve devam ediyor:
“2019 yılında Sera Kadıgil adet ürünlerinde uygulanan verginin yüzde 18’den yüzde 5’e düşürülmesi için teklifte bulundu.
“2021 yılında Gülistan Kılıç Koçyiğit adet ürünlerinin genel sağlık sigortası kapsamına alınması ve ücretsiz sağlanması çağrısında bulundu.
Ardından 2022 yılında Candan Yüceer, yüzde 18 olan KDV oranının yüzde 1’e düşürülmesini talep etti.
“Meral Danış Beştaş ise regl izni uygulamalarının uygulanmasını öneren yasa tasarısını meclise sundu”.
Eskitaşçıoğlu ise sendikaların büyük çabalarıyla toplu iş sözleşmelerinde regl izni hakkının yer almaya başladığını ve önde gelen bazı kurumların regl iznini çalışma hayatının bir parçası haline getirdiğini söylüyor.
Uzmanlar, özellikle ağır ve tehlikeli çalışma alanlarında regl iznini “olmazsa olmaz” olarak tanımlıyor.
UNFPA ülke program koordinatörü Yıldırımkaya, özellikle satın alma gücü düşük kişiler ve üniversite öğrencileri için düşük maliyetli ürünlere erişim kanalları oluşturmak için devletin yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapması gerektiğine inanıyor.
Yıldırımkaya, “Üniversite yurtlarında acil durumlarda regl ürünlerinin ücretsiz alınabileceği alanlar olmalı. Yoksul kadınlara doğumdan sonra yerel yönetimler süt, bez ve mama veriyor. Yoksullar için regl destek mekanizmaları uygulanmalı. sağlıklı olmayan alternatif ürünlere yöneliyorlar”.
Deprem bölgesinde regl ürünlerine erişim sorunu devam ediyor
6 Şubat depremlerinden sonra ortaya çıkan önemli sağlık sorunlarından biri de kadın ve kız çocuklarının güvenliği ve regl bakımı için ihtiyaç duydukları ürün ve tesislere erişimleridir.
Bölgedeki durumu takip edenler, kadınların tampon, tampon, temiz su, tuvalet kağıdı, kapıları kapalı, ışıklı güvenli tuvaletler gibi temel ihtiyaç maddelerine erişim sorununun halen devam ettiğini söylüyor.
Deprem bölgesinde 4 milyona yakın kız çocuğunun yaşadığını belirten Eskitaşçıoğlu, birçoğunun ilk regl dönemini deprem yerinde, geçici barınaklarda geçirdiğini söylüyor.
Adet bakım ürünlerinin ötesinde soru sorabilecekleri ve doğru bilgi alabilecekleri alanlara öncelik verilmediğini belirten Eskitaşçıoğlu, Konuşmamız Lazım Derneği’nin bölgedeki sivil toplum kuruluşları, devlet yetkilileri ve çocuklar için kaynak hazırladığını ve çalışmalarını sürdürdüğünü söylüyor. bu kaynakları köylere ve geçici barınaklara sağlamak.
Eskitaşçıoğlu, “Deprem bölgesinde regl bakım ihtiyacının olmamasının nedenlerinden biri de ilk zamanlarda acil ihtiyaç listesini toplayan görevlilerin genellikle erkek olmasıydı. Gelen askere hepsi anlatamamış olabilir. ihtiyaçlarını sordu: “Hijyenik bir pede ihtiyacım var. Biraz dönüştürmeye çalıştık.”
Yoruma kapalı.